The Museum Hotel Antakya’nın hikâyesi, en az efsanevi olaylar kadar destansı ve günümüzün çağdaş klasikleri kadar merak uyandırıcı. 2300 yıllık geçmişi bağrında saklayan bu eşsiz yapı, dünün küllerinden yükseliyor ve insanlığın dününe, bugününe ve geleceğine yepyeni bir solukla hayat veriyor. Hikâyenin nasıl süreceği ise artık sizin ellerinizde…
Antakya’da yeni bir otelin temelini atan Asfuroğlu Ailesi, onları bekleyen mucizeden ve bölgeyi sonsuza dek değiştireceklerinden habersizdi. Temel atma çalışmaları sırasında ortaya çıkan tarihi eserleri görünce, lokal otoritelerin gözetiminde, geçmişi yeniden hayata geçirecek 10 yıllık bir yola koyuldular.
Her şey, otel inşaatı için açılması kararlaştırılan 29 noktadaki sondaj çalışması ile başladı. Sondaj kuyuları açıldıkça yerin altında gömülü olan koskoca bir tarih olduğu görüldü. Kazı alanı, otel arazisinin bulunduğu 17 bin 312 metrekare içinde gerçekleştirildi ve böylelikle Türkiye’de 1930’dan bu yana yapılan en büyük ve en sistematik kazı alanlarından birine ulaşıldı. 2010 yılının Temmuz ayından 2011 yılının Temmuz sonuna kadar bir yıl boyunca, 35 arkeolog, 120 işçi, beş restoratör-mimarın aralıksız çalışmaları sonucunda birbirinden farklı yüzyıllara ait kıymetli buluntulara ve eserlere ulaşıldı.
Yer altından çıkan eserleri koruyabilecek ve geçmişle günümüz arasında köprü görevi kurabilecek bir otel projesi için ulusal ve uluslararası ölçekte vizyoner bir mimar arayışına başlandı ve sonunda Türkiye’nin ödüllü mimarlık firmasının sahibi Emre Arolat ve EAA Mimarlık’la anlaşıldı.
Binlerce yıllık tarihin korunması ve insanlığa kazandırılması için her türlü maliyeti göze alan Asfuroğlu ailesi, paha biçilmez hazineler nedeniyle son derece itinayla yapılacak olan otel binasının üzerinde yükseleceği 66 kolonun yerleştirilmesi işlemi için de ilk hesaplanan bedelin dört katından fazlasını ödedi.
2011 yılının Temmuz ayında inşaata başlandı. Yüzde 90’ı çelik konstrüksiyon olarak dizayn edilen projede yaklaşık 20 bin ton yapısal çelik ve 5 bin ton inşaat demiri kullanıldı. Bu miktar, Paris’te bulunan Eyfel Kulesi’nde kullanılan çelik miktarının üç katıydı.
Yaklaşık 3 bin gün ve 6 milyon saatlik iş gücü sonunda The Museum Hotel Antakya, içinde tarihi bir mirasın canlandığı modern bir yapı olarak kapılarını açtı. Burası misafirlerine olağanüstü deneyimler yaşatan, konukların yüzyıllar arasında yolculuk yapabildiği, bir yandan geçmişin enerjisini yerinde hissederken diğer yandan farklı yüzyıllara tanıklık eden kent tabakaları arasına kendi öykülerini katabildiği bir mucizeye dönüştü.
M.Ö. 3. yüzyıldan bugüne kalan bir duvara, 30 bine yakın tarihi esere; dünyanın en büyük tek parça zemin mozaiğine, Roma hamamlarına ve M.S. 2. yüzyıldan kalan nefes kesici Pegasus tasvirine ev sahipliği yapan bu otelde; insanlık tarihinin dününe, bugününe ve yarınına ait öyküler yeniden yazılıyor.
The Museum Hotel Antakya, binlerce yıllık arkeolojik kalıntılar üzerine inşa edilmiş, tarih ve modernizmi birleştiren eşsiz bir konaklama tesisidir.
© Copyright The Museum Hotel Antakya. Design By Wenom